bir ney Ana içeriğe atla

Kayıtlar

mektup etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Ne Çok Özledim

Ey Sevgilim! Neler giriyor ki aramıza geceler gündüzler Zayıflığımız olan uykular, hastalıklar, acılar Sevene uzaklar olmaz yakınlıktır onlar da ama Yine de acıtıyor bu ayrılıklar İstenmiyor değil mi Olmasınlar Üzülmemelisin her şeyimle inancımla Seninim Varlığım sensizliğe dayanamıyor Âlem bu denli güzelliği ile zindan bana Ey Sevgilim!   Ömrüme ömür verdin Gönlüme sonsuz huzur Aşkların en güzelisin sevdamsın benim Kocaman bir dünyamız var ama Kalbimi senin küçücük bir iki kelimen dolduruyor Ve bana o kadar çok büyük geliyor ki Her şey yok olup gidiyor Neydi ah…seninle geçirdiğim eşsiz zamanlar Tanrımla buluştuğum sevildiğimi bildiğim anlardı benim Her şey seninle Kat kat güzel olmaya mecbur Bende öyle Seni seviyorum Hasretle kucaklıyor öpüyorum …

Ölmüşüm Kalmışım Fark eder mi?

“İnsan yanındakiyle yaşar ama aklındakiyle ölür…” Acım! Kurumuşum dallarım kırılsa hissetmez canım. Bir su imdadıma derdim… Sen çölüme yağmur oldun. Toprak ve su bir karışsa, sadece tek bir öz olurduk, bulanmadan berrak. Benim tek sevincim can derdim! Gölgende bir yer verdin ya bana... Sevmenin tadını biliyorum, yaşamanın da. Seninle beraber, bir an göz göze dursak ve dilsiz konuşsak, ölümüne razıyım. Hayatta en büyük kayıp, sensiz yaşamakmış. Bunun dışında her şey kolaymış…içime yük değil. Kendimle barışmam mümkün değildi, ancak seninle olunca hayatı seviyorum. Eğer ki sen olmasan yine aynı olur, biliyorum, duruyorum…kendimce. Bir tanem, bırakma beni. Önceden bilmezdim, sevmeyi sevilmeyi. Birde senin sevdiğini biliyorumya. Bil ki gönlüm sana karşı çok dolu… Şimdi kendimde seni yaşadığımdan, ölmüşüm kalmışım fark eder mi? …

Cennetim'e...

Ben senin yüreğinden yüreğime , gönlümde damla damla cennet inşaa eden cümlelerini sevdim.  İçine bakamadığım ama içinde kaybolmayı istediğim gözlerini sevdim.  Sıcaklığını hiç hissedemediğim o yumuşacık beyaz ellerini sevdim.  Allah diye çarpan ancak sesini henüz dinleyemediğim kalbini sevdim.  Bedenimi tamamlayan ve sarıp sarmalayan ruhunu sevdim.  Sana susamayı, seni özlemeyi sevdim.  Seni beklemeyi ve düşlerde sana kavuşmayı sevdim.    Sana susmayı ve sustuğumda beni anlamanı sevdim.  Her saniye aklımda olmanı sevdim. Bana bunca güzellikleri yaşattığın için teşekkür ederim sevgilim.  İki cihandaki Sonsuz Cennet' im....

Canımı Alsan Olmaz mıydı?

Doyamadığım Sırlı Madenim… Ayıkması zor uykulardan değil, çok zaman kendimden bile hiçleniyor, gözümü açtığımda, aklımı ne çok rüyalara tutulmuş  buluyorum. Ancak bir rüyam var, içinden içine, bir tanecik, onu ruhumdan bile kıskanıyorum.  Onca zaman akıp gitti, ama bu rüyamın üstüne bir rüya daha görmedim. Göremeyeceğim galiba… Tutkularının kölesi olmayan birini görmedim.   Akıl zihindeki duygu kasırgasının neyi  varsa alıp götürebilir. Ancak diğer insanlar bu sahip olduğumuz sevgiye bence  ulaşamazlar.  Sen benim tek aşkımsın.  Ben seni tüm kalbimle seviyorum. Bu nedenle seni hissetmeden yaşamanın anlamını da bulamıyorum.Aklım fikrim, herşeyim, seninle… Beni ölümsüzlüğe kavuşturan rüyam! Her gecen gün hayranlığım sana kat kat artmaktadır.Sonumu düşünmez oldum. Sonra sen varken düşünmekte olmaz ki… Tüm hayallerimi süsleyen sevgilim, çok uzaktan geleni bekler gibi  hep seni düşlüyor ve sonra gelmiştir yanıma diyorum. Ne zaman ki,  bahtıma küssem, hayran hayran minnetimi sana daha ...

Hayatımın Gizli Anahtarı

Sevgili! Günler geçti gitti. Sen ve ben hem uzak ve hem yakın. Ah…ne olacak bizim bu halimiz. İnan ki çok zor…yine de acısıyla, tatlısıyla hayatın tüm hallerini yaşamalıyız. Bu bizim için büyük bir şans ve nimet olmalı. Farklılık bence budur. Sevgili! Sanırım bizde bir gariplik var. İkimize de tuhaf gelecek belki ama böyle düşünüyorum. Her şeyimiz bir gariplik arz ediyor. Düşününce…normal hayat tarzı bu olmayabilir, ama gerçekler, böyleyken böyle. Sonsuz değer! Akıl, Fikir! Genelde hayat felsefemiz, her şeyi dibine kadar yaşamak… sanırım bu oldu gibi… Böyle desek de mutluluk konusunda nefsimize uyarak yaşamadık ve hiçbir zaman isteklerimizi abartamadık, Etrafımızdakiler iyide kötüde olsa duygularımızı anlamayınca genelde bizi abartıyor gördüler… Bazen dümdüz insan olmak istediğimizde olmuyor değil. Kafa rahat ve pırıl pırıl… Ancak olmaz ki bu… bizde duyarsızlaşma, bencillik, geleceği umursamayan sadece güne bakan olmak. Nasıl olur bilemeyiz ama…...

Yeşil Absentim

Yeşil Perim! Sanki uzun zaman görüşmemiş ve sana mektup yazamamış gibi yazıyorum. Saatler geçmesi, bu kadar uzun sürer mi? Tesadüfen bir yerde gözüme A. Camus’un bir sözü ilişti. “Kadınlar, yeryüzündeki cennete ait görüp görebileceğimiz tek şeydir” Bence o, bu konuda, eksik bir yorum yapmış. Kadınlar cennetten bu dünyaya gönderilmiş melekler demeliydi. Bugün olmuş hala Havva’nın nasıl yaratıldığı üzerine tam bir bilgi yok. Tanrı bile açıkça söylemiyor. Kadın, Yüce Sevgilinin ifadesiyle “dünyada bana sevdirildi dediği üç şeyden biri” dir. Kadın! Fakat kadın denilince bunun kapsadığı bireyler kimdir…bu açıklanması gereken bir muamma. Bir erkek hayatında gerçek bir kadını görme şansına kavuşursa, o yeşil absent içmişten beter olur. İlk görüşünde, içsel yangınını başlatır, halüsinasyon görmesine neden olacak kadar derinlere dalar ve ayakta durmaz olur. Ölür de diyebilirsin. Nerede o zaman benim için bahsedilen kadın…adını andığımda sevdam dediğimde beni ölüme kadar uçuran...

Aşkına Kul Olmuş Biri

Sevdalı Yağmurum… Her günden farklı olarak güneş gibi doğdun. Ve sesinle süslenmiş şarkılarını dinleyerek, içimin alevlerine göz yaşları döktüm. İçim ferahlar belki. Kuru pınardan akan su azdır ama, sonuçta dökülüyor. Görmüşüm seni, sevmişim seni. Herkes görüyor ama kimse benim gibi seni göremezler, diyorum. İnan ki, gölgelerden, yıllarımın hatasını saymaktan usandım ışığına çok ihtiyacım var. Kendimle yalnız kalmak ve gözlerimi kapatıp seni sürekli dinlenmek istiyorum. Çünkü sensizliğin zamanı, bana çok uzun geliyor. Gurbet elde beni görmüyordun, ben ise tapar gibi seni seviyordum. Ah gizlim saklım diye. Sonuçta tükendim. Öyle ki, hayatımda  tek güç ve umut ışığı kalmadı.  Ve şu an ruhum kırılsa, canımın pahasına, daha sensiz yaşayamam. Bir dileğim, var olmaz mı? İçine alıp gideceğin sonsuza  beni de götürsen…seninle beraber, çıplak aşkımıza tutunsak, onun sarhoşluğu içinde biz bize olsak. Olmaz mı? Nurlu kalbim. Sensizlik dayanılması zor bir hal. Her an seninleydim ve gölgendim ve se...

Kâkül-i Leylâ

Canım Gözbebeğim Benim… Bütün gece sana mektup yazdım. Rüyamda mı, yoksa yarı uyku ve uyanıklık arasında mı bilemedim. Öyle güzel cümleler kurdum ki zihnimde…ben dahi hayran kaldım. Taki kalkınca bunları yazayım dedim. Ancak uyanınca hepsi sırlandılar. Hatırlamıyorum. Üzülmedim…biliyorum…ileride hepsi kalbimden dile gelir. Bir benim var benden içeri değil mi?  Merakta etmemek lazım…her şeyin bir vakti var. Duymanın da söylemenin de. En güzeli sevgimizi, kalbimizi paylaşmak değil mi? Benim içinde bir ayrıcalık kakül-i Leyla var…koynumda sakladığım, koklayıp öptüğüm. Cennetim benim! Can vermek çok zor. Umut ederim ki, ben bu zorluktan eminim. Kendimi avuçlarında bildiğimden beri, canımı sen alacaksın.   Deme ki, bir kevkeb gibi hep aynı sözlerdeyiz. Niye olmasın? Bir fidanda güller ne kadar çoğalırsa çoğalsın, hepsi aynı kökten…biz bizeyiz…ihtilafsız…soluk soluğa. Öyle olmalı. Senin sevginin yüceliğine nasıl erişirim bilemesem de…senden ölene dek ...

Sen Benim Başkamsın

Güneş parlıyo r , kuşlar şarkı söylüyor ve çiçekler açıyorsa, bugün harika bir gün olmalı.  Yalvarıyorum.  Çılgınca bir şey mi az buçuk bir mutluluğu istemek.   Aşk, insana verilmiş bir hediye değil miydi? Yıllarca karşılığını beklemedim ama aşk acısını çektirdi. Ve hayatım, aşkımı bekleyerek geçti. Kızmıyorum da diyemem. Suçluyum geç kaldım, ama sende geç kaldın demeye başladığımda…bana   ‘seni seviyorum’ dedin.  Susturdun beni, sonsuza kadar. Ezelden beri sakladığım ve  kaybettiğimi sandığım   gerçek aşkımı tekrar uyandırdın. Sonunda cesaretimi topladım. Seni görmek için dilekte bulundum. Yeter, kurtar beni bu ayrılıktan. Seni gördüm. Sende Rabbimi gördüm   ve seni O diye seviyorum. Sen hep var ol ve beni benden al. Sana layık değilim ve sevgim  yetersizse kulluğumdandır. Yine de sen sürekli bana sevgini göster…dua ettiğimde kalbimi teselli et.  Ellerimi açıp yüzümü yerlere sürüp dua edebildiğim bir sensin. Kızma n’olur? Sensiz ben nereye gideyim?   Başka kimsem var mı?   ...

Sen Her Şeyi Telafi Ettin

Kutsal  bahçem! Yıllarca özlemini çeken beni, göğsündeki çiçeğin titreyişiyle, seninle konuşmak ve beraber olmanın vereceği sıcaklığın tatlı rehaveti ve doyumsuz iştaha ile sana sarıldığımı düşünür müsün?  . Ben bunu hayal ettim gerçek oldu sanki…bir müddet öylece kalıp kendimi kaybetmişim. Sonra başımı kaldırıp yüzüne baktığım zaman, o pembemsi dudaklarının arasından   mükemmel dişlerini gördüm ve onları bile oracıkta öpücüklere boğmak istedim. Tatlım. Seni düşlerimde milyonlarca kez öpsemde…bu bir başka şey. Kadim aşkım! Sen başıma gelen en güzel şeysin. Aslında kendimi senden de tam saklamayı başarmıştım ama nedense açığa çıkmam gerekti. Taşan kaynak akmak için yol aramaz mı? Öylece… Sana yazdığım her mektubumdan   sonra ikincisini   içime tekrar koyuyorum sakinleşeyim diye…yine de yanıyorum. İnsanı kendi acıları öldürmez birinin yokluğudur bütün dertlerin başı. Düşünüyorum sensiz yaşamayı düşünmek çok zor…dünya seninle gelmiş gibi hissettiğimden beri…bu acım daha fazla. Hayallerimi...

Aşk, Ne Yüce Bir Şey

‘İnsan kalbi gizli hazinelerle doludur 'Sırla kaplı, sessizlikle mühürlenmiş ’ Düşünceler, umutlar, hayaller, hazlar ifşa edildiğinde büyüleri bozulur’ Kaderim, Gönül Eşim, Gerçek Aşkım! Kendimden geçince korka korka iyi mi kötü mü demeden. kelimeler ağzımdan dökülüp sayfalara düşüyor ve orada bir daha okur musun okunmaz mısın bilemesem de  ölmelerini istemiyorum. Söylemesek daha mı iyi olur? Yoksa söylenmeli mi? Bence söylenmeli. Onlar canlı çıkıp ölecek olsalar da söylenmeli. Çünkü hamile anne ne kadar dayanır çocuğunun hasretine ve çektiği acılara. Bir an önce yavrusunu eline almalı sarılmalı koklamalı. Bende öyleyim. Bu acılarımı doğurur gibi dağıtıyorum ortalığa sırrımı ifşa ediyorum. Yaramaz çocuklar gibi. Sonra sen okudun mu hayat verirsin bana verdiğin gibi, değil mi? Ağlıyorum çok zaman. Gözlerden hep acı su dökülür derler bende ise içimin yangınından gözlerim kuruyor, gözyaşlarımda  göğsümün yangın yerine, buz kristalleri gibi düşüyor. Öyle ki buharında duman...

Bir Belki Ve Birde Sen Varsın

Tek Sevdiğim! Tek kalbim!   Tek sinem ve tek hakikatim! Yorgunum biraz havalardan diye düşünüyorum ama değil. Kalbimi yoklayan o kadar lüzumsuz şey var ki, hepsi istemeden geliyorlar ve gidiyorlar. Kendilerince beni üzmeye de çalışıyorlar. Şükür ki sen varsın… ve bunlar beni neden etkileyemediklerini çözemiyorlar. Sığınağım benim! Bedenim yorgun ve perişan, fakat kalbimin  sana olan saf sadakatiyle sessizlik içinde  pas parlak ışıklar saçıyor. İçimi sıkan katılığı soğuk gecenin karanlıklarının peşinden dağların arkasından yükselen güneşin saçtığı ışık gibi gözlerimden akan yaşlarla defalarca yıkadım. İyiyim ama… Sevdiğim! Bilmelisin, bir başka güzel gördüğünde değişme gösteremez gerçek aşık olan…hiçbir şeyden emin olmasam bile bu aşkımdan eminim. Yine de yalvarıyorum, sana. Bu karmaşanın içinde zamanla yarışıyorum…ömrüm tükeniyor. Çok uzun bir ömrüm yok, böyleyken böyle. Bu arada kimse benim sana olan aşkıma sahip olmadığını fark ettim. Aşkım nedeniyle elimde olmadan çılgınca del...

Ezelim

…! Ezelden sarhoş olanın hangi derdi sayılır …onda  korku mu kalır? Yâr eteğini tutmuş, ebedi aşk şarabını ya içmiştir. Ey yâr şimdi neredesin? Gelemez misin? Gelseydin o hatıramız canlansa seviştiğimiz anların tekrar tekrar tadını duysak olmaz mıydı? Bazen ne çok kızıyorum bu kadere… aşkı varla yok arasında azaplanarak yaşamak,  yahut tadını tatmayarak sabahlamak,  akşamı elleri boş kalmak. Ezelim! Sevginden içime kalmış ateşinin üstünde kıvranıp yanmaktayım. Seninle konuşmaya cüret edecek, bir cesaretim olsa ne fayda… hangi şey bu yalancı ayılığı düzeltir, eriyip gidiyorum. Aşk akıl işi değil de, içim içim acı kandır. Aşkın dili bu şekilde olmamalıydı!  Merhametsiz değilsin ama bazen uzaklardaymışsın  bana aldırış bile etmiyormuş gibi geliyorsun ya… Ben  ağlıyorum  nasıl olacak da onsuz…benim işimi kim düzene sokacak…diye. Bilemiyorum… Ne olacak, nasıl olacak., gerçekten bilgim bile yok. Bazen düşünüyorsun bu aşkın  sonu gelir mi diye…beni üzüyor bu. Dert b...

Sancım

Efendim! İki gündür rahatsızım. Efkârlıyım demek uygun düşmez ama, sebepsiz yıkılıyorum. Hem derdim var hem de seni düşünüyorum, hasret ve üzüntü karşımı… özellikle de geceleyin…kat kat. Neden geceleyin? Çünkü geceleyin, yalnızlık başıma konuyor, sessizlik içinde kitap okuyorum, bilgisayar başında derken sen daha çok yanımda oluyorsun. Sevmeyi sevilmeyi yeni anladığım şu vakitlerde senin varlığını idrak etmek bir sonsuz bir mutluluk. Sana aşık olmak…onun üzerinden seninle konuşmak çok güzelken, bazen susmakla daha iyi anlaşılıyor…sevginin katmanları, içindeki gizemleri. Yoksa susunca bazı şeyler bizi uyarıyor mu…bunu düşünüyorum da…bir acı doğru gibi. Hakikatte, aşk hakkında hiçbir şey bildiğiniz yok. Aşk bir gizem. Yaratıcının bile etkisine girdiği bu hal için ne denilir, kavramak zor. Aşk bir girdap.  İçine aldığını çeker yutar veya devrindeki hızdan dolayı dışların dışına atar. İkisinin de olma ihtimali eşit. Benim güzel ebedi aşkım! Her zaman hayalimde yaşamanı istiyorum.   Bu saba...

Herkes Bilmiyor Ama

Sırrım, aşkım özledim seni. Gerçekten böyle ayrı kalmayı tercih etmiyorum. Ancak seni her an özlemek gözümün sende kalması…benin için bengisu. Benim hayat içkim! Şaraba karakter ve kalite veren zamandır. Zamanımı en iyi değerlendirmek istiyorum. Bu da seninle olduğum andır. Seni ellere bırakıp gittiğim için kendimi affedemiyorum. Hiçbir şeyi saklayamıyorum ama bu acımı üzüleceğini de bilerek senden saklamak istemiyorum. O zaman bunu bana neden  söylüyorsun? Nasıl bu kadar saf olabiliyorsun? Söylemesen, gizlesen veya yalan söylesen olmaz mı? Sana her şeyi söylemek zorundayım. İçim biliyor…sen içimdeyken, kimi ve neyi senden saklayabilirim ki? Ne zaman içime baksam sen oradasın ve beni biliyorsun. Ümidimi yitirdiğim bir gece, Tanrı'ya yakardım: “Tanrım, beni ya öldür ya kurtar. ” Ben bu duruma dayanamıyorum diye… Her şeyin sonunun geldiğini ve seni sonsuza kadar kaybettiğimi sandığım bir andı. Sonra cesaretle Sana söyleyince  tam tersi oldu. Tanrım bana bir şans vermişti. Tan...

Sen Benim Özümdesin

Sözün başında hayırlar dilemenin yetmediği, sevgi sözcüğünün dahi kifayetsiz kaldığı, cümlelerin tutuklaştığı bir anımda, içimden sana yazabildiğim kadar güzellikler temenni ederek kalemi elime aldım. Gün her zaman doğar da, bugün bir başka doğmuştu. Mektubun gelmiş gözlerim değil kalbim ruhum çoşmuştu. Sevgilim Zaman ve hayat içinde yandığımız bir ateş gibi, ikimizi tüketmeye çalışıyor. Benimki daha mı farklıydı, dersen, sen gelmeseydin, benim ki daha çabuk mu tükenecekti acaba diyorum. Cevabım hazır…evet hem de çok az kalmıştı…belki son nokta konmuş, sayfam kapanmış olacaktı. Vefâlım! Bütün günahlarımı toplayıp sana taşıdım. Affet beni diye…şefkatli yüreğin ve aşk nefesinle  kara deliğe dönüşmeden sildin süpürdün hepsini. Öyle ki son raddeye gelmiş  beni içine çekebilecekken.  Sen dur dedin…olmaz dedin ve kaybolup gitti.   Defalarca, kaybolmak istiyorum…dedim…sen hayır…kaybolmayacaksın ısrarınla bana hayat verdin. Geçmişim, ah benim zalim geçmişim,  beni ne çok yıpratmıştı. Şimdi ise...

Hakk için al beni götür

Sevgilim Yetmez mi seni görmek için daha ne çok bekleyeceğim. Sayısız rüyalarımı hatırlamaktan usandım. Yazmak kar etmiyor… artık senin ellerinde koynunda terlemek istiyorum. Dayanamıyorum sana kıymet vermeyenlerin tenine değil bastığın yere basmasına bile tahammül edemiyorum…uçsunlar da keramet sahibi olduk diye uzak yerlere. Halim kalmadı …ayaklarının altını öpmek istiyorum. Oturduğun yerlere  baktım, ondan bir hatıra düşmüş mü diye…saçının bir telini bulsaydım altın gibi saklardım diyorum…içimden kaç kere umutla…ama nafile. Şansızım yok… Hayalini içimde saklayacağım vermeyeceğim bir daha ellere…acımamı kaldırdı, insanların anlayışsız halleri… Bir meleğin kalbine öpücük ile bile dokunulmaz bırak el değdirmeyi… İçim içime aksın, dayanaksızım… ayakta duracak halim yok…başımı bir kaldırıyorsam onu da senin için…geldi mi diye. Ey günahlar kalkın gidin sevmeyi bilmeyenlerin başına…onlara yazılın benim tanrıya olan sevgimdeki aşırılıktan günah yazılmaz ki… Bir gün yüzünde...

Senin Aşkın, Benim

Gecelerimin kandili! Sabahlarımda beni uyandıran kalp saatim… İncitmeden titreten, yıpratmadan günüme aydınlık veren iç huzurum. Bitkin ve kör kuyu gibi kalmış bedenimi…sıcak öpücüğünle ve baygın bakışlarınla yine uyandırdın…unutabilir miyim seni. Gözlerimde seni hatırlatan rüya kalıntılarını hissedince…kızarmışlığın nedeni sorulmaz ama bir özlemin izleri var gizlice içime sızdı…acındım…yine üzüldüm. Sessizliğimi yırttı yavaş yavaş konuşman ve sonra nefes dahi almadan  uzun kesintisiz duruşunla… ayıktırdın beni. Kıpkırmızı yanakların ve koynunda çıkan parlak harf kolyen, bir güneş ziyası gibi kalbime ulaştı. Birde alevli dudağından çıkan dumanlı nefesinle beni uzaktan öpüşünü unutabilir miyim? Fark ettim…Öptün gizlice… Dudaklarım kavrulmaya başladı da, içimde bir şeyler mi ölüyor, yoksa ben mi? anlayamadım. Sarhoş ettin beni… bunun cevabı yine sende olmalı Hasret çektiğim unutmadığımdan, hep  sen öpermişsin de bende etkisinde kalmışım…dudaklarımı ısırıyorum. Mosmor dudakla...

Sırf Sade Sen

Hayırlı günler bir tanem…bugün erken kalktım, sana yazmak istedim. Seni çok seviyorum ve içten içe öpüyorum… … Sonsuz aşka ulaşmak için yegane çare nedir biliyor musun? Kalbinde bir sevgi barındırmak, ikincisi ve benzeri olmayan. Bu sevginin çeşidinin ne olup olmaması önemli değil. Şimdi düşünmeni istiyorum, sevgi sayısı çok başaramam dersen, ilk sıraya hangisini koyduğunu kendince tespit et. Bu gece sabaha kadar elim idi elin…sıkıca tuttum…öyleki uyandıkca baktım ki kendi elimmiş, ama ben senin elini tutuyordum. Bundan şunu anladım…kendimi aşmışım bedenim bile senin olmuş. Sevene başka çare var mı? Sonuçta bizler hayat yollarındaki duraklar gibiyiz. Durmamız mecburi yerler var. Sevdiklerini terk et demiyorum. Kalbini o hale getir ki asıl sevgin dışında nokta kadar başka bağ olmasın. Ben kendimi yokladım…sorumluluklarımı kalbime hiç sokmamışım. Sadece sevgili olmalı…bir ayet var…cümle şuna yakın… “sen karışma…sorumlu değilsin…sadece bana namaz kıl…beni düşün” Ben geced...

Öpüşün Var ya...

Sevdam Bugün bahçemde hasretinle dolanırken yine hayalin geldi. Bir öptü, bir öptü ki beni hayal edemezdim. Şimdi aklım uçtu, kendim yerimdeyim de…o aklım, kalbim şimdi nerelerde? Söyler misin bana etrafında nasıl dönüp dolaşayım? Tanrımın sığdığı ev senin değil mi? Ah bir tanem! Dünyama bastığın ayağını bile doymamış açlar gibi öperim. Bu öpüşmeler hatırası değil mi beni ebedîliğe erdiren. Bakıyorum da bahçemdeki çiçeklerin hepsi senin kendilerini öpmen için, ne çeşit ender kokular bulup bezenmişler. Ağızları olsa seni de bülbül gibi anacaklar. Aşkım! Bende neyi benim olarak bıraktın ki, sevdana düştüm düşeli, diyorum kendime onun öptüğün kimsede karar kalır mı? Şimdi seni öpemez bile olsam, hayalimden ayaklarına sarılayım, çünkü sen benim başımın tacısın. Ellerini de bir öpebilseydim şimdi…bir his düştü de içime. Beni bırak okyanuslar bile en yüce dalgaları ile seni öpmeye heveslense ve yüceliğine ermek dileseler, nereye kadar ulaşabilirler ki? Biliyorum ki, yerde...