Tanrı için kırık bir kalbi onarmak kolaydır. Yalnız insan onu bütün, parçalarıyla O’na verirse … (Oscar Wilde) Herşey bitti, demeye kalmadan, kasem kırıldı. Parçalar ve un ufak mücevherler olarak kaldı Pırıl pırıl . Elmas desem olurdu, yüzüğe kaş olacak kadar. Kırıldı. Mücevher ustası bilir, bunlardan kaşta olmaz gözde. Derdi belki: Sil süpür at değersizin değersizi. Niye kırıldı ki? Eskicam olarak kalsaydı. Kase, içine şerbet, yerine göre su dolsaydı. Düşünüyorum, tamirsiz bir kaderi demir kase mi olmalıydı? Kırılmaz, eğilir, belki düzelirdi. Kasem kırıldı. Ve dağıldı. Toplayansız, yapansız. değer içinde bir değer, o değer de bilirdi. Değeri, değersizlik değeriyse Kase kırılsın eliyle, diliyle, Kıran ben, kırılan ben, o ve sen değildi. Kimdi… *************** Yoksul hastayı sürme tapından, hastalığı haddi aştı çünkü ne feryadı kaldı artık, ne ağlaması. Derdinin bittiğinden susmuyor o; sabrı-takatı bitti; o yüzden...