..Ah! Ne olurdu ona bir dokunabilseydim, kalbine, seni bunalttığında; hemen daha çok çalışmaya başlardı. Hızlı hızlı vuruşları bunaltıcı olmaktan çıkardı artık; dudaklarım ve kalbim huzuru ve yaşamı getirirdi bir anda oraya. Çoğu kez, senin bana anlattığın belirtileri duyuyordum içimde, mektupların elime geçmeden önce, hatta bugün bile mutsuzluklarımızı uzun uzun düşündüğümde ya da ayrılığımızı ve onun üzücü koşullarını anımsadığımda aynı şeyleri duyuyorum. Kalbim bir sıkışıyor, bir genişliyor, sanki patlayacakmış ya da dışarı fırlayacakmış gibi oluyor, bu durum başlamadan önce de, her yanımı düşünce hızıyla baştan aşağıya bir soğuk kaplıyor, uyuşma derecesine varıncaya kadar beynimi kapsıyor; o anda eğer gözlerimden yaşlar akmasa, ölürüm herhalde. ...Değişmek mi? Ah! Yok hayır, bunun mümkün olabileceğini kabul etmezsin sen; (...) Seni seviyorum, çünkü yaşıyorum ben. Aşk, soluğum benim. Seni artık taparcasına sevmemek düşüncesi, kanı damarlarıma dağıtacak kalpten, soluk alıp verecek ci...