Biricik sevdam, güzelliğin saçlarına tutunmak için yalvardığı sevgili aşkım efendim!
Her anışıma hangi hitap yetti ki, gönlüme düşürdüğün zevkinle başka başka bir hazzını buluyorum. Sonra her zaman bir başka huzurun beni kaplıyor.
Bu sözlerimi kafi
görme, seni ne türlü yâd edeyim,
yetmeyen kelimeler içinde boğuluyorum. Bazen yetersizliğimdem dolayı üzülüyor, kendime çok içerliyorum. Sevgine karşı noksanlığımı hissediyor ve çok kızıyorum. Onca aşıklar var hepsine bir nazar
kılıyorum, bize benzer bulunmadığı gibi kendimin ne türlü olduğuna karar da
veremiyorum. Galiba ben cinnet mi geçiriyorum?
Artık
bu hale ne denir, kader mi, bahtsızlık mı?
Ben şu an olduğum halde eriyip gideyim. Bu halden kimsenin haberi olmasın?
Biraz ateşim
küllenirse diye de korkularım oluyor.
Ah, aşkım!
Seni yerim diyorum. Bu nasıl söz deme. Ayıp sayma. Yavrusuna
dayanmadan yiyen bir çok hayvan var. Buna çok söz söylerler. Ben onları aşırı
muhabbetin bir nişanesi olarak düşünüyorum.
Bu ne acayip şeye, neler düşünüyorsun deme, aklıma gelenleri senin bilmen lazım…cinnete
varan aşkımı kimseler bilsin istemem, ama sen bil.
Yine de incitir miyim aklıma gelen hafakanlar, ıstıraplar var..
Galiba ben aklımı kaybettim. Düştüğüm şu halime baksana
Geçen bana olmayacak bir hayal dediğinde ne perişanlıklar üzerime hücum
etti. Sana yazamadım ama çok üzüldüm, neler düşündüm. Dilim tutuldu, o ümitsizliğine.
Hala aklım başımda değil...
Ben sana bir baş belası olsam da, Allah Teâlâ beni bu
beladan kurtarmasın. Son nefesimi bu belanın acıları ile vereyim de, belki dünyada
gözüm kalmamış olur.
Aman yarabbi! Halime baksana o kadar kendimi bilmez olmuşum.
Sevdam olmaz dersin ama seninle hayalimizde birlikte olalım…
Kişi düştüğü yerden kalkar, bense ayaklarına düşüp kalkmadan
can vermeyi istiyorum. Kalkarsam sanki sana karşı yanlışım olurmuş gibi
geliyor.
Düşünmek istemiyorum ama bize karşı gelen olağan maniler nedendir?
Gül yâğını eller sürünür
çatlasa bülbül!
Bu bana verilmiş en büyük acı değil mi?
Ah....
Hayalimdekini sen görsen
kendine der misin o ben miyim başkası mı?
Bende derim ki, o sen olmasan varlık planına nasıl düşerdi bu kulun
derim. Ve sende şaşardın belki, bu ne, böyle
mi, derdin…
Sana olan sevgimi o kadar saklı tutuyorum ki, senin bana olan
sevginle dahi bölünmesin de, her şeyden büyük olsun. Sanki bölünemeyen tek
gibi.
Kıskanıyorum sana olan sevgimi, kendimde olan sevgimden bile.
Elleri hiç dile getirme, sözünü dahi etme..
Saatlerce başka konularda yazılar yazsam sana şu yazdıklarımdan
duyduğum lezzeti bulamıyorum. Bu yazdıklarımı da benim sanma, senden sana olan
bir iletişim. Çünkü ben bilmezdim önceden aşkın sevginin nemenem bir şey
olduğunu.
Ve sen...
Kendimi kaybedeli çok zaman oldu…içimdeki sen, arıyor seni ve sürekli soruyor.
Mütemadiyen sebepsizlikler içinde.
İçimdeki arada bir küllenen ateş ile düşününce seni, sanki karıştırılan kor gibi
kıvılcımlarını etrafa saçıyor. Her tarafım bulunduğum yer yanmaktan
oturulmaktan uzak bir hale döndü. Bende islere karışmış külhancı gibi, is pis kokuyorum. Sen bile bakmak istemezsin. Uzak dersin gül kokan terine bulanmış tenini.
Ruhum, hayatım, ma’budum, hepsinden büyük olan sevgilim!
Bu söylediklerim var ya, hiçbiri şu an hissettiğim duygularıma kıyası kabil bile değil.
Aşk ve sevgi lâfızları
o kadar âciz lâfızlar oldular ki, bende olan bu halime
karşılık etmiyor.
Halihazırda yapılması gereken nedir bir söylesen, ve ölmek desen, en kolayı ölmek,
bense günahlara düşüp aşkına yandı desinler istiyorum.
Yanan ve yakılan nasıl ayılır ki bir olmuşken…tekken.
…
Yorumlar
Yorum Gönder