(Oscar Wilde)
Herşey bitti, demeye kalmadan, kasem kırıldı.
Parçalar ve un ufak mücevherler olarak kaldı
Pırıl pırıl .
Elmas desem olurdu, yüzüğe kaş olacak kadar.
Kırıldı.
Mücevher ustası bilir, bunlardan kaşta olmaz gözde.
Derdi belki: Sil süpür at değersizin değersizi.
Niye kırıldı ki?
Eskicam olarak kalsaydı.
Kase, içine şerbet, yerine göre su dolsaydı.
Düşünüyorum, tamirsiz bir kaderi
demir kase mi olmalıydı?
Kırılmaz, eğilir, belki düzelirdi.
Kasem kırıldı.
Ve dağıldı.
Toplayansız, yapansız.
değer içinde bir değer, o değer de bilirdi.
Değeri, değersizlik değeriyse
Kase kırılsın eliyle, diliyle,
Kıran ben, kırılan ben, o ve sen değildi.
Kimdi…
***************
Yoksul hastayı sürme tapından, hastalığı haddi aştı çünkü ne
feryadı kaldı artık, ne ağlaması.
Derdinin bittiğinden susmuyor o; sabrı-takatı bitti; o
yüzden çaresiz susuyor.
Acımak, esirgemek çağı; ağlayın ona; gönül alan
dostlarısınız, gönül alıcı sözler söyleyin ona.
Çünkü dostların feryadıdır hastalara sakinlik veren; sizin
feryadınızdan başka bir yardımcı sığmaz buraya.
Bu feryatlar, birbirine karıştı mı o derde derman olur; o
peri de merhamete gelir, az incitir onu.
Ansızın lütfeder, gelir de hey der, sana konuk geldim;
yoksulların çadırı, şekerler yağdıran bir neşe yeri olur-gider
Ayrılık mahmurluğu kalkar, meclisin beği gelir-oturur, içki
töresince kadehi döndürmeye başlar.
Âşıkların bütün varlıkları, Zuhal yıldızına doğru oynayıp
uçmaya koyulur; hepsi de havayı, ayaklarının altına alırlar; ateş küresi
yarılır-gider.
O sarhoşlar, can göğüne doğru salına-saJına giderler her
yanda şarap ırmakları, gelirler gibi akar.
Ne göçtür bu, ne gidiş; ne bahttır bu, ne devlet; bunu
haberim olmadan söyledim; a benim eşim-dostum, haberin var mı senin?
Orda zırhın işi kalmaz, silah değersiz olun padişahımızın
kahrı, gaddarlığı yakıp yandırır.
Divan-ı Kebir, XXIX, c. VI, sh.45
Kaynak:
Mevlânâ Celâleddîn, DİVÂN-I KEBÎR, Hazırlıyan : Abdülbâkiy GÖLPINARLI, İstanbul
Remzi Kitabevî, 1957, İstanbul
KIRIK KASE....
Japonlar kırılan eşyalarını tamir ederken,
Kopan veya kırılan parçanın yerini altınla doldururlarmış.
Bir inanışa göre;
Bir eşya ya da bir insan hasara uğramışsa, acı çekmişse,
O, bundan sonra bir hatıraya sahiptir, ders almıştır ve artık olduğundan çok daha değerlidir.
Japonya'da zamanla bir sanata dönüşen bu inanışın adı "Kintsukuroi"
Bunun anlamı;
Aldığımız yaralar bizi zamanla daha da güzelleştirebilir.
Ya da başkalarında açtığımız yaraları isterseniz eskisinden daha sağlam görünecek şekilde onarabilir, sarıp sarmalayabilirsiniz.
Herşey tamamen size kalmış..
Yorumlar
Yorum Gönder